BAYKAR Teknoloji Genel Müdürü Bayraktar: 'Biz o demoda başarılı olmuşuz ve tutanağa yazmadılar'
Bayraktar, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın devletin sadece BAYKAR'a destek verdiği ve BAYKAR'ın rekabetten korktuğu iddialarına bir canlı yayın programında cevap verdi.
Bayraktar, "Aylarımız, yıllarımız Gabar'da, Cudi'de geçmiş. Baykar bütün yaptığı işler boyunca, tek kuruş kredi kullanmamış bir firma. Hala böyle. Hiçbir zaman kullanmadık. Bunların bilinmesi lazım. Biz iş yaptığımız devlet kurumlarından en ufak ARGE desteği almadık. 1 kuruş almadık. ARGE sözleşmesi imzaladık. Nakit hibe kullanmadık. Sattık, ihraç ettik. 2022 yılında Baykar'ın imzaladığı sözleşmelerin yüzde 99.3'ü ihracattan. Tek kuruş kredi kullanmamış, tek kuruş nakit hibe almamışız. Baykar'dan önce Türkiye İsrail'den Heron'ları alıyordu. Silahlı değillerdi. Bugün Bayraktar TB2'nin 5 katı fiyatı. Gınat'ları 10 katına alıyordu. Baykar'ın varlığı rekabeti ve maliyet etkinliğini getiriyor" diye konuştu.
Alenen bir iftira ile karşı karşıya olduklarını belirten Bayraktar, "Türkiye'nin savunma havacılık sektörünün ihracatında yüzde 28'ini yapan, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ihracat rekorunu geçen bir firma. Bir firmaya 'bütün kaynaklar tek firmaya, rekabet yok, şımarıklık oluşur, dokunursunuz' diye dil uzatacaksınız, buna biz sosyal medyadan yanıt verince siyasi oluyoruz. Böyle bir şey olabilir mi? Baykar'ın varlığı zaten rekabet. Devletin bu projeleri desteklemesi doğal. Biz Baykar olarak bu desteklerden hep uzak durduk. Biz hep geliştirelim, satalım, ihraç edelim dedik. Hiçbir zaman kredi kullanmadık. Bayraktar TB2 pazarlamaya ihtiyacı olmayan, siparişleri dolu olan, birisi geldiği zaman 3 yıl sıra beklediği ürün. Bu ülke milli gemi yapıyor, radar, füze, roket, toplar yapıyor. Binlerce firmaya verilmiyor, hepsi Baykar'a veriliyor, böyle komedi bir şey olabilir mi?" diye konuştu.
Baykar'ın 20 yıllık serüvenini anlatan Bayraktar, "Bayraktar Kızılelma 2022 Mart ayında ismi verildi. Türk tarihinde hiçbir zaman tam olarak ulaşılamayacak hedefi tarif ediyor. Biz de paradigma dönüşümünü ifade eden stratejik alanda Türkiye için kızılelma hedefi düşüncesiyle bu ismi verdik. Sonra ilk uçuşu gerçekleştirdik. İlk uçuş havacılıkta çok önemli adımı ifade ediyor. Bizim Kızılelma, Baykar'ın 20 yıllık serüveni. Kızılelma bir anda geleceğin bambaşka dünyanın bize kapıları açtıran teknolojik platform. İlk uçuş çok kritik kilometre taşı. Yıllarca uğraşıyorsunuz, yazılımı, elektronik, mühendislikle bütün bileşenlerin hepsinin bir arada çalıştırarak uçuşla birleştirmek. Her zaman havacılıkta ilk uçuş tarihi kritiktir, milattır.
Sonrasında servise, hizmete giriş tarihi verilir. İlk uçuş sizin geliştirdiğiniz platformun bütün sistemleriyle başarılı şekilde gösterimi. Ondan sonra onun seri imalata girerek ürün haline gelmesi. Baykar'ın 20 yıllık birikimi var. Bayraktar Kızılelma, Baykar'ın yüzde 100 imkanlarıyla geliştirilmiştir. Bize bir talep olmadı, dünyanın en büyük teknoloji firmalarından biri olması dolayısıyla ülkemizin geleceği açısından bunun ne kadar önemli olduğunu bildiğimiz için kendi imkanlarımızla adım attık. Devletle herhangi bir otorite ile anlaşmadan. Hedefimizin Cumhuriyet'in 100. yılında bu uçuşu gerçekleştirmekti. Biz Baykar olarak her zaman beyan ettiğimiz tarihten daha evvel, 2022'in Aralık ayında ilk uçuşu gerçekleştirmiş olduk. Akıncı'yı 2019 yılında İstanbul'daki TEKNOFEST'te buluşturmuştuk. Bu Cumhuriyetimizin 100. yılında böylesine önemli stratejik kazanım, Baykar ve tedarikçi eko sistemiyle. 20 yıl önce Baykar 5 kişilik ekipti. 5 kiloluk uçakla uğraşıyordu. Baykal ihracat ve yurt içi satışlarla, kendi öz kaynaklarıyla yatırım yaparak 6 tonluk uçak platformuyla uğraşır hale geldi. 5 kişi 3 bin 500 oldu. Baykar bine yakın tedarikçi ile bu noktada" dedi.
Şu anda Kızılelma kategorisinde dünyada insansız hava uçağı anlamında envantere girmiş hiçbir ülke olmadığını kaydeden Bayraktar, "Kızıelma aslında havacılık anlamında Türkiye'yi bölgesel ve küresel anlamda süper güç seviyesine çıkaracak teknoloji. Şu anda gencecik ekiple, dünyanın en ileri teknolojik seviyesine emek veren bir ekip. Türkiye'ye bambaşka kapıları açan bir alan. Kızılelma çok uzun soluklu bir proje. Çok daha farklı kategoriler, ses üstü hızlara çıkan, çift motorlara varan, çok farklı firmaların geliştirdiği akıllı mühimmatlar, Aselsan'ın radar teknolijileri, elektrooptik gibi teknolojilerle entegre edildi. Kızılelma 20-30 yıl boyunca hayatımızda olacak. Mini sınıf, taktik, taarruzi sınıfı İHA'lar ve en son Kızılelma. Hedefimiz bundan sonra uzay teknoloji alanlarında yatırımlar yapmak. Bugün ülkemizde tüm vatandaşlarımızı korumak için onlarca İHA var. Tüm bu eko sistemi, hava araçlarının altyapısını desteklemek için uzayda da bir hakimiyet oluşturmamız gerekiyor. Bu alanda ilerliyoruz" dedi.
Türkiye'de özellikle savunma sanayinde son 20 yılda çok kritik atılımlar atıldığının altını çizen Bayraktar, "20 yıl önce savunma sanayinde faaliyet gösteren 17 firma vardı, bugün 2 binden fazla firma var. Çoğunluğu özel sektörde. Bugün Sahaİstanbul'un 900'dan fazla üyesi var. Yüzde 95'İ özel sektör bu kümelenmenin içerisinde. Özellikle savunma sanayinde yerlileşme vizyonu ve yerlileşme iradesi. Türkiye çok önemli bir karara imza atıldı. Tank, İHA, Atak helikopterlerinin alım kararı vardı. Bir toplantıda 'Biz bu projeleri iptal ediyoruz, tamamını yerli yapacağız, yurt dışı bağımlısı olmayacağız' dendi. İşin ekonomik anlamda katma değer boyutu var. Bir de işin parasını verseniz dahi, satın almak isteseniz dahi size bunu vermiyor. 2009 yılında Türkiye, ABD'din SİHA talebinde bulundu, Amerika bunu reddetti. Türkiye yerli İHA'larından önce İsrail'den Heron ithal ediyordu. Ama ne oluyordu/ İsrail en ufak yedek parça ihtiyacı olduğu zaman, en ufak bir politik anlaşmazlık olduğu zaman destek vermiyordu. Türkiye 90'lı yıllarda ABD'de Gınat dediğimiz insansız hava araçlarını satın aldı. Milyonlarca dolar para ödendi. 100 saati dahi doldurmadan envanter dışı bırakıldı. Çünkü destek gelmiyordu. Bugün Bayraktar SİHA'ları 600 bin saati buldu. Müthiş bir gelişim var" dedi.
Baykar'ın tarihi boyunca çok ince oyunlarla karşılaştıklarını kaydeden Bayraktar, "Bu tarz işlerde hiç fark edilmeden. Bugün artık milletimiz farkında Allah'a şükür. Bugün TEKNOFEST'e milyonlar akıyor, Türkiye'nin geliştirdiği uçaklara dokunuyor. Milletimiz farkında artık. 100 yıl önceye gidin Vecihi Hürkuş'ların dönemine gidin. Bu işleri durdurmak kolay, yapmak zor. Milletimizin gerçekleri öğrenmesi lazım. Zannediyorum ki, bu işler 'Bir firmayı zengin edeceğiz' şeklinde değil. Bu işler emekle, beyin sermayesiyle adım adım, üstüne koya koya geliyor. Dediler ki Türkiye'nin taktik insansız hava aracı programına sizi rekabete açık ihaleye davet ediyoruz. Havada 6 saat kalabilen, 15 bin fit uçabilen bir taktik sınıfın İHA projesine iki firmayı davet ediyoruz. En ufak devlet desteği yok. TSK'nın ihtiyacı var.
100 kilometreden haberleşebilen İHA'ya ihtiyacımız var dendi. O dönemlerde biz mini İHA'da başarılı olmuşuz. Davet ederken ARGE desteği vermedikleri gibi bir de teminat mektubu istendi. Bir avans ödemesi alırsınız, teminat mektubu verirsiniz. Burada o da yok. O zamanlar bize çok ufak bakılıyordu. Çok üstten bakılıyor, inanılmıyor. 2007'de davet ettiler. 2 yıl boyunca bu projeye çalıştık. Bayraktar TB2'nin nasıl doğduğunu anlatıyorum. 2009 yılında bu uçağı geliştirdiğimizde uçuracağız. Pist bulamıyoruz. Kastamonu'ya gidiyoruz pist bozuk, Çorlu öyle. Keşan'ı bulduk. Projeye engel olmak isteyen bürokrasi uçuşa izin vermiyor. Kendi imkanlarla uçak yaptın uçuramıyorsun. 6 ay bekledik. Ankara'da izin verilmedi. 1. Ordu Komutanımız Ergun Saygun bizzat emir verdi 'uçurun' dedi. Bugün dünyanın en meşhur hava aracı Keşan'da ilk uçuşunu yaptı. Diğer davet ettikleri firma Vestel'di" dedi.
TB2'yi 2009 yılının Haziran'ında kaçak şekilde Keşan'da uçurduklarını belirten Bayraktar, "Babam ilk uçururken jandarma gelmişti Garipçe'ye. Aynı yıl hiçbir banka teminat mektubu vermiyor. Kale Grubu'yla ortak olduk. Kale Grubu tecrübesi olan değerli grup. Kale-Baykar olduk o zaman. 2009 yılının Ekim ayında girdik. Babamın aortu patladı. Sıkıntılardan dolayı. Ağustos'tan 2 ay sonra Sinop'a davet ettiler. Ben o zaman Haluk Bayraktar olarak kısa dönem İzmir'de askerlik yapıyordum. Selçuk Bayraktar ekiple birlikte Sinop'a gitti. Uçağı uçururken, uçaklardan bir tanesi bürokratik baskının devamı gereği, baskı yapıyor. Kriterlere göre 55'inci dakikada 17 bin fitte. 'Daha da çık' deniyor. Uçak kaza kırım geçiriyor. Ekibin moralleri çok bozuk. Gözlemci heyeti var. Askerlikten izin alıp Sinop'a gittim. İkinci uçakta bir uçuş yaptık. Belli süre var, iki uçak hakkı veriyor size. Belli sürede o kriterleri göstereceksiniz. Bir uçuş yaptık 19 bin fite çıktık. Cuma günü 10 saat uçmamız gerekiyor. 3 Ekim Cuma günü. 3 gün boyunca firmanın genel müdürü vasfıyla oradayım. Son uçuş yapılıyor. Öğle 2'de kalktı uçak. Bütün her şeyi gösterdik.
Uçak gece 10'da geldi indi. Tutanak tutulacak. O heyette gözlemci, üyesi olmayın dışarıdan gelen asker üniformalı bir kişi 'Ben bu uçağın otomatik indiğine inanmıyorum' dedi. Tutanağı yazılmayacak dedi. O noktada ben bunları açıklamaya çalışırken, bir anda 'çavuş' diye seslendi bana. 3 gündür firmanın genel müdürü vasfıyla oradayım. 'Çavuş esas duruşa geç' dedi bana. O asker kılıklı maalesef kişi benim esas duruşa geçmemi istedi. Peşimden 'şerefsiz' diye bağırdı. Ben de cevabını verdim. Beni tutuklatmak için Ankara'yı savcılığı aradılar. Karşılaştığınız duruma bakın. Ortalık karıştı. Savcılık arandı, tutuklanmam için. Allah'tan savcı 'Herkesin ifadesini alın ve tutuklamayın' dedi. Bunu bize yapan kişi heyette değil. Buraya maalesef eklenmiş. Biz onlara maşa kılıklı paşa derdik. Bu kişi bu olaydan 3 ay sonra askeriyeden istifa edip, o rakip firmaya girdi. Biz o demoda başarılı olmuşuz ve tutanağa yazmadılar. Bir uçak gece vakti gelip, iniyor, otomatik indiği yazılmadı o tutanağa. Sonra diğer firma Vestel dediğim firma kriterleri sağlayamadı. Ocak 2010 tarihinde Savunma Sanayi Başkanlığı İcra Kurulu toplandı, 12 adet uçak üretmemiz istendi. İhaleyi kaybeden firmaya proje açıyoruz, onların da 6 tane uçak yapmasını istiyoruz. Bir gecede yeni projeyi kaybeden firmaya verdiler. Normalde rekabete açık ihalenin bir kazananı olur. Bize o işin yarısı verildi. İhaleyi kaybedenle sözleşme bizden 1 yıl önce imzalandı. Hiç kimse yüzünüze gülerek sizi engelliyorum demiyor, ben bu işin destekçisiyim diye engelliyor" dedi.
Bayraktar TB2'yi dünyanın konuştuğunu belirten Bayraktar, "27 ülkeyle ihracat sözleşmeli imzalanmış. Bir o kadar daha ülke var. Türkiye'de kendini ispatlamış. Terörle mücadelede güç çarpanı olmuş. Sınır ötesinde büyük katkısı var. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Bahar Kalkanı, İdlib Harekatı, Hendek Operasyonu'nda katkısı var. Libya bugün parçalanmadıysa Bayraktar TB2'nin katkısı var. Azerbaycan'da da öyle. Bugün Türkiye kendi geliştirdiği SİHA teknolojisini Azerbaycan'a teslim ediyoruz. Hedeflerin yüzde 75'i Bayraktar TB2 ile vuruluyor. Ezilen Ukrayna'ya en büyük katkıyı Bayraktar TB2 sundu. Kanada, Litvanya, Polonya, Ukrayna, Norveç gibi 7 ülke var. Polonya'da insan hakları savunucuları Bayraktar TB2 almak için para topladı" dedi.
Kazandıkları halde 2 yıl beklediklerini belirten Bayraktar, "TB2 SİHA. Hiç kimse bizden silahlı uçak yap diye talepte bulunmadı. Ama bizim ülkemizin SİHA'ya ihtiyacı var. 24 saat uçan uçak yaptık. 300 kilometre haberleşme menzili yaptık. Tanımlanan kriterlerin 3-5 katı üstünde uçak geliştirdik. Devlet bize bunu yapmamız için herhangi kaynak vermedi. Roketsan'la aramızda protokol yaptık. 2015 Aralık'ta ilk atış testi yaptık. O bomba ile birlikte o uçağı. Silahlı İHA'ydı bu. Mini akıllı mühimmatla uçağı test izni vermediler. 2014-2015 yıllarında. Bu konuyu bilenler biliyor, ama hiç bilmeyenler iftira atıyor. Türkiye, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 2004'de bir irade koydu. Sistem yapı olarak buna hazır değildi o zaman. Yüzlerce ince oyunlar, engellemeler var. Sonuçta bu işler başarıya ulaşmış. Bu engelleri aşarak dünyanın 27 ülkesine ihraç eden, dış politikada kaldıraç etkisini yaşayan bir kazanımdır.
Ülkenin Cumhurbaşkanları 'Biz Bayraktar TB2 almak için sıraya girdik' deniyor. İnişler, çıkışlar, engellemeler var ama başarılı olduk. Olunabiliyor demek ki. Aylarımız, yıllarımız Gabar'da, Cudi'de geçmiş. Baykar bütün yaptığı işler boyunca, tek kuruş kredi kullanmamış bir firma. Hala böyle. Hiçbir zaman kullanmadık. Bunların bilinmesi lazım. Biz iş yaptığımız devlet kurumlarından en ufak ARGE desteği almadık. 1 kuruş almadık. ARGE sözleşmesi imzaladık. Nakit hibe kullanmadık. Sattık, ihraç ettik. 2022 yılında Baykar'ın imzaladığı sözleşmelerin yüzde 99.3'ü ihracattan. Tek kuruş kredi kullanmamış, tek kuruş nakit hibe almamışız. Baykar'dan önce Türkiye İsrail'den Heron'ları alıyordu. Silahlı değillerdi. Bugün Bayraktar TB2'nin 5 katı fiyatı. Gınat'ları 10 katına alıyordu. Baykar'ın varlığı rekabeti ve maliyet etkinliğini getiriyor" dedi.
Bayraktar, "İddialar, iftiralara gelelim. İlk önce spiker soruyor, 'Cumhurbaşkanı Erdoğan kaybederse bu işler engellenir' diye bir ifade var. Beyefendi 8 yıl MGK üyeliği yaptığını söylüyor. 'Bu ülkede bütün dünyanın konuştuğu Bayraktar TB2 nedir?' demez mi? Bir fuar yaptık, İngiltere Savunma Bakanı geldi. Bayraktar SİHA'ların ne kadar oyun değiştirici olduğunu söyledi. Bulgaristan, Malezya Cumhurbaşkanı geldi fabrikamızı geldi. Kılıçdaroğlu 2012'de geldi. Ama maalesef CHP'den grup başkanvekili dünyanın en büyük festivale 'Damadın TEKNOFES'i' diye itibarsızlaştırmaya çalıştı. 'İstikbal göklerdedir diyen' lider Atatürk'ün kurduğu parti CHP. Bize bankalar Bayraktar TB2'nin sözleşme imzalamasında teminat mektubu vermedi. Ufak birader İş Bankası Genel Müdürü'ne mektup yazdı. Yetkililer geldi, 'Sizin CV'lerinize bakıyoruz' dediler. Ve bu CV'lerin üzerine size teminat mektubu veriyoruz dedi. İhracattan kazandığımız gelirlerle 4 bin öğrenciye burs veriyoruz biz. CHP Grup Başkanvekili 'İBB'den 41 trilyon aldılar' diye yüzümüze baka baka iftira attılar.
Selçuk Bayraktar'ın 'mevcut iktidar dahi bu konuda gevşeme olursa bu konular risk altında' demişti. Alenen bir iftira ile karşı karşıyasınız. Türkiye'nin savunma havacılık sektörünün ihracatında yüzde 28'ini yapan. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ihracat rekorunu geçen bir firma. Bir firmaya 'bütün kaynaklar tek firmaya, rekabet yok, şımarıklık oluşur, dokunursunuz' diye dil uzatacaksınız, buna biz sosyal medyadan yanıt verince siyasi oluyoruz. Böyle bir şey olabilir mi? Baykar'ın varlığı zaten rekabet. Devletin bu projeleri desteklemesi doğal. Biz Baykar olarak bu desteklerden hep uzak durduk. Biz hep geliştirelim, satalım, ihraç edelim dedik. Hiçbir zaman kredi kullanmadık. Bayraktar TB2 pazarlamaya ihtiyacı olmayan, siparişleri dolu olan, birisi geldiği zaman 3 yıl sıra beklediği ürün. Bu ülke milli gemi yapıyor, radar, füze, roket, toplar yapıyor. Binlerce firmaya verilmiyor, hepsi Baykar'a veriliyor, böyle komedi bir şey olabilir mi?" diye konuştu.
Savunma sanayinde bir sistematik olduğunu belirten Bayraktar, "Silahlı kuvvetler gereksinimlerini bildiriyor. İhale açılıyor, teklif veriyorsunuz ve kazanıyorsunuz. Türkiye'de Baykar tek üretici var. Türkiye'de devlete İHA teslim eden 7 farklı şirket var. Biz zaten yüzde 99.3'ü ihracat olan firmayız. İftirada 'zengin etmeye çalışıyorlar' deniyor. Bu nasıl izansızlık! Biz ihracat yapsak zaten daha çok kazanıyoruz. Baykar 3 bin 500 kişilik ekip. İş geliştirme ekibi 5 kişi. Ürünümüzün pazarlamaya ihtiyacı yok. Siparişleri yetiştiremiyoruz. Devletler kendi geliyor bize. Hiç kimse Selçuk Bayraktar Cumhurbaşkanının damadı diye Türkiye'den SİHA talep etmiyor. Ülke liderleri kendileri talep ediyor, 'Biz Bayraktar TB2 almak istiyoruz' diyorlar. Baykar dünyanın en büyük İHA ihracatçısı şu anda. Konuştuğunuz Türkiye'nin en büyük savunma havacılık ihracatçısı. Böyle bir güçten bahsediyoruz. Öyle bir ürün geliştirdik ki, arkamızda 20 yıllık emek var. Maliyeti etkin, kendini sahada ispatlamış ürün geliştirdik.
Afrika'dan bir ülkenin hava kuvvetleri komutanı geldi, bizden SİHA almak istiyor. 'Ben Afrika'da milli geliri en düşük ülkesiyim, ben geliyorsam herkesin size gelmesi lazım' dedi. Çin, Amerika, İsrail'le rakebet eden bir firmaya 'Burada rekabet yok' diyebilir mi, bakanlık yapmış bir insan. Katma değeri yüksek, ülkeye gelir getiren, cari açığı azaltan. Yani İsrail'le bağlı olalım, ABD'den alalım, böyle mi olsun. Bir firma jet motorlu bir savaş uçağı ürütüyor, bunu kendi imkanlarıyla yapıyor. Dünyada böyle bir şey duydunuz mu? Dünyada bütün ülkeler savunma sanayi yapanları fonluyor. Biz bu konuda hassasız, kendi yağımızda kavrulmak istiyoruz. Biz devlete yük olmak istemiyoruz. Bizim zaten ihtiyacımız yok. Türkiye'de hiç almamamıza rağmen bu iftiralarla karşı karşıya kalıyorsak, aynı kişiler o destekleri aldığımızda ne derlerdi? Baykar'ın 1000'e yakın tedarikçisi var. Her kesimden insanın liyakata dayalı olarak çalıştığı bir firma. Uçak yapıyorsunuz, hazırcılıkla olmuyor bu işler. Liyakatı var mı, ülkesine, milletine bağı var mı? Dünyanın en ileri teknolojisinde kayırmacılık olabilir mi? Her yıl 1200 stajyer alıyor Baykar. Kimse 'şu kişi torpille girmiş' diyemez. Bu tesiste çalışmak için şu kriterlere sahip olmak gerekiyor diye herkes biliyor bunu. Bize iftira eden şahıs 11 yıllık ekonomi bakanlığı yapmış, 8 yıllık MGK üyesi birisi. Bir gün kapımızı çalıp, sormadı. Duyarsız olabilir. Ama biz böyle iftiralarla karşılaşacağımızı beklemezdik.
Türkiye'nin en katmerli ihracatı yapan firmaya 'rekabetten yoksun, kayrılıyor' dememesi gerektiğini bilmez mi? Son yıllarda dış politikanın en önemli kaldıraçlardan bir tanesi Bayraktar TB2 değil mi? Bu başarıların bir tanesi dile getirilmez mi? Kızıelma uçmuş, tebrik edilmez mi? Onlarca ülkenin büyükelçisi bizi arayıp, tebrik etmez. Genel başkan yardımcısı bir belge yayınlıyor, belgeyi okumaktan aciz. Bir ülkenin geleceğine talipsiniz, bir belge sunmanız lazım. Yatırım teşviklerde devlet, Türkiye'nin proje teşviği var. Türkiye'de 55 firmaya yatırım teşvik belgesi düzenlemiş. 'Biz kendi öz kaynaklarımızla şu kadar yatırım yapacağız' demişiz. Herkes nakit hibeleri kullanmış. Faiz desteği, enerji desteği almış. Biz sadece herkesin kullandığı, kendi öz kaynaklarımızla yaptığımız yaptığımızda o vergiden düşürme imkanı. Bu devletin verdiği teşvik. Sütçülük yapan, hayvancılık yapan, otomotiv yapan, savunma sanayi alıyor bu teşviği. Biz yatırımlarımızı kendi kaynaklarımızla yaptık. Bir tane belge gösteremezler. Hiçbir zaman nakit hibe ve ARGE desteği kullanmadık. Teslim ettiğimiz SİHA'lar askerimizin, güvenlik güçlerimizin. Vatandaşlarımızı korumak için görev yapıyor. Buradan aldığımız güçle milyonların katıldığı TEKNOFEST'i düzenliyoruz. Bir çocuk gelsin, bir uçağa dokunsun. Milletin oraya teveccühü.
Burada herhangi siyasi bir şey göremezsiniz. Herşeye açığız. Bu tehditvari ifadeler. Kendisi ailesinin ticare işletmesi olduğunu söylüyor. Böyle bir iftira hakkı nereden geliyor? 80'li yılların öncesinde Hacı Murat arabasına benzetme. Bu ürünlerin satışları devletin onayına tabidir. Devlete imzalı formla başvurmak zorunda ülkeler. Direk bizden satın alamazlar. Ülkeler sıraya giriyorlar bunu almak için. Başvurudan sonra devlet izin veriyor. Esas olan devletin izin vermesi. İzin verirse satma hakkınız var. Amerika'da Ermeni lobisi, Yunan lobisi bizim büyük düşmanımız. Aynı gün kaçak FETÖ'cüler büyük iftira yapıyorlar yurt dışından. Aynı gün Ali Babacan inanılmaz iftiralar atıyor. Bu kadar gerçekten siyaset üstü görmemiz gerekirken. Bizim siyasi polemiğin içinde olma gibi derdimiz yok. İftira atılırsa kusura bakmayın onun altında paspas olacak halimiz yok. Kapımız herkese açıktı. Bir gün arayıp, sorsa gelebilirdi. İngiliz bakan geliyor, Afrika'dan bakan geliyor. 8 yıl MGK üyesi yapan bir kişi neden gelmiyor? Kızılelma bu ülkeyi gerçekten süper güç kılacak proje. Bu işler bu kadar kurban edilebilir mi?
Bu işler Türk Silahlı Kuvvetleri ve kurumların sahip çıkmasıyla olan işler. Hiçbir şey bir anda olmuyor. Bir ürün geliştirdiniz, hangarda duruyor, olmaz. Onu uçuracaksınız. Bunlar uçarak gelişiyor. Uçurursanız daha ileri taşıyorsunuz. Bu da askerimizle yanyana, omuz omuza çalışarak oluyor. Akıncı 2021 yılında envantere girdi. 16 bin saati geçti. Yeni yeni alanlar açılmaya başlıyor. Bu harp alanı çok dinamik. Mücadele ettiğiniz terör örgütleri ve ülkeler sizin düşmanlarınıza çok büyük destekler veriyor. Bunların hepsiyle baş etmeniz lazım. Her gün yeni bir şey geliştirmeniz lazım. Türk ordusunun başarısı, savunma sanayi ve ordunun bu kadar iç içe çalışabilmesinden.
Şu an dünyada en son harplerde insansız, akıllı sistemler, uzay teknolojileri, radar teknolojileri gibi alanda maliyet etkin ve çok hızlı, geliştirme süreleri 5-10 yıllık sürede olmaması lazım. Bizim ülkemizin bunlara çok hızlı ihtiyacı var. SİHA, İHA konusunda en iyiyiz şu anda. Akıncı stratejik sınıf en iyisi performans olarak. Savaş uçağı konseptiyle en üst lige çıkıyoruz. Bağımsız ve istediğiniz adette üretecek şekilde yapıyoruz. Aselsan, Roketsan'da, TÜBİTAK'ta çok güzel akıllı roketler, seyir füzeleri, güdümlü roketler geliştiriliyor. F-35 programı geliştirme sadece 50 milyar dolar. Aynı zamanda farklı üretim üsleri açarak. Türkiye'de parçalarını yaptırıyordu. O kadar adet üretmesi için size ihtiyacı var. Biz bu kadar roketler yetiştiriyoruz, onlardan bir tanesini bu uçağa takalım deseniz yüzlerce milyon dolar sizden para talep ediliyor" dedi.
Bayraktar, "Teknolojinin bu kadar genişlemesi TSK personelinin bunları yoğun kullanması. Bizden yeni şeyler talep etmesi. O döngü en kritik unsur. Dünyada bu teknolojiyi kullanan en güçlü ordulardan bir tanesi TSK: TSK başka ülkenin ordularına da bunun eğitimlerini veriyor. Orman yangınları, afetler, arama kurtarma, Mavi Vatan'ın korunmasında çok büyük görev alıyor Bayraktar TB2.
Bütün savunma sanayi şirketleri üretim izni almak için tesis güvenlik belgesi almak zorunda. Devamlı denetleniyorsunuz. Her açıdan denetime tabiyiz. Bahsettiğim gibi Baykar, Özdemir Bayraktar gibi idealist, girişimci, ileri seviye mühendis, hayatını bu işe vakfetmiş. Ölene kadar fabrikada yaşamış. Bugünlere gelmemizde onun prensiplerine borçluyuz. Helal harama titiz bir insandı. 'Nefsin izzeti yoktur, yaptığın işin izzeti var' derdi. Bu gün yayındaysam, binlerce insanın emeklerine ve bu izzete sahip çıkmak için buradayım. Annem şu an işyerinde, fabrikada yaşıyor. Biz milli teknoloji hamlesi vizyonu doğrultusunda bu hamleyi gerçekleştirmek için. Siyaset ister yanımızda olsun ister olmasın. Biz bu işe inanan insanlarla, vakfımızla o samimiyete uyarak, o titizliğe riayet ederek sonuna kadar çaba göstereceğiz, ülkemize ve insanlığa katkı sunmaya devam edeceğiz. Sizlere teşekkür ediyorum, destek veren tüm halkımıza teşekkür ediyorum. Sağolsunlar" dedi.